|
NİLAY: (Ar.) Ka. - İki nil. Seyhan ve Ceyhan nehirleri. Fırat ve Dicle nehirleri.
NİLGÜN: (Fars.) Ka. - Çividî, çivit renginde, lacivert.
NİLHAN: (Ar.) Ka. - Nil havzası hanlarından.
NİLSU: (Tür.) Ka. - (bkz. Nil).
NİLÜFER: (Fars.) Ka. - Çiçek adı.
NİMET: (Ar.) Ka. 1. İyilik, lütuf, ihsan, bahşiş. 2. Azık, yiyeceğe, içeceğe dair şeyler. 3. Saadet, mutluluk. -Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
NİMETULLAH: (Ar.) Er. - Allah'ın nimeti.
NİMRE: (Ar.) Ka. - Dişi kaplan.
NİSA: (Ar.) Ka. 1. Kadınlar. 2. Kur'an-ı Kerim'in 4. suresi.
NİSAN: (Süry.) Ka. 1. Bolluk, bereket, cömertlik. 2. İlkbaharın 4. ayı.. 3. Sur.
NİŞAN: (Fars.) Er. 1. İm, iz, belirti. 2. Amaç, hedef. 3. Tuğra, madalya.
NİŞANBEY: (f.t.i.) Er. - (bkz. Nişan).
NİYAZ: (Fars.) Er. 1. Yalvarma, yakarma. Dua. 2. Bazı tarikatlarda küçüğün büyüğe karşı olan selam, saygı ve duası. 3. İhtiyaç, muhtaçlık.
NİYAZİ: (Fars.) Er. 1. (bkz. Niyaz). 2. Yalvarıcı, niyaz edici. Sevgili. Türk mutasavvıflarından birisi. 18. yy.'da yaşamıştır.
NİZAM: (Ar.) Er. 1. Dizi, sıra. Düzen, usul, tertip, yol, kaide. 2. Kanunlar. 3. Hindistan'daki küçük devletlerin hükümdarlığı. Nizamüddin: Dinin nizamı, düzeni. - Dilimizde "Nizamettin" olarak kullanılır.
NİZAMİ: (Ar.) Er. 1. Usulüne uygun, terkipli, düzenli. 2. Kanun ve nizama ait, onunla ilgili. Nizami; İran'ın en büyük şairlerinden olup, Genceli'dir.
NUH: (Ar.) Er. - Nuh peygamber. Kur'an-ı Kerim'de ismi geçen 25 peygamberden baştan 3. sırada gelen kişi. Zamanında Nuh tufanı olmuştur. Kur'an-ı Kerim'in 71. suresinin adı.
NUHAYLE: (Ar.) Er. - İrak'ta, Kufe'ye yakın bir mevki.
NUHBE: (Ar.) Ka. - Herşeyin seçilmişi, seçkin, seçilmiş, aydınlanmış.
NUHCAN: (a.t.i.) Er. - (bkz. Nuh).
NUHİ: (Ar.) Er. - Nuh'a ait, Nuh ile ilgili. Pek eski.
NUMAN: (Ar.). 1. Kan. 2. Gelincik. Hanefi Mezhebi'nin imamı, Nu'man b. Sabit.
NUR: (Ar.) Ka. 1. Aydınlık, parıltı, parlaklık, niran. 2. Mekke'deki Hıra dağı. Işığın bir şeye yansımasından meydana gelen parlaklık. Zünnureyn: Hz. Peygamberin 2 kızıyla evlendiği için Hz. Osman'a verilen unvan, onur sahibi. Kur'an-ı Kerim'in 24. suresinin adı.
NURAL: (a.t.i.) Ka. - Nur, ışık al, ışıklı ol.
NURALEM: (Ar.) Ka. - Evrenin nuru, alemi aydınlatan.
NURALP: (a.t.i.) Er. - Nurlu, yiğit.
NURAN: (Fars.) Ka. - Işıklı. Nurlu, nura ait.
NURANİ: (Fars.) Er. - Işıklı, ışık saçan. Saygı uyandıran, nurlu.
NURATAY: (a.t.i.) Er. - (bkz. Nuralp).
NURAY: (a.t.i.) Ka. - Işık saçan ay. Ayın en çok ışık saçtığı dönem.
NURBAKİ: (Ar.) Er. - Sürekli aydınlık olan, nurlu sabah.
NURBANU: (a.f.i.) Ka. - Nur yüzlü hanım, gelin, prenses. - Nur ve ba-nu'dan birleşik isim.
NURBAY: (a.t.i.) Er. - Nurlu, aydınlık kimse.
NURCAN: (a.t.i.) Ka. - Canlı, neşeli, hayat dolu.
NURCİHAN: (a.f.i.) Ka. - Cihan'ın nuru, ışığı. Dünyaya ışık saçan. Türk-Hind imparatoru Cihangir'in zevcesi.
NURCİVAN: (a.f.i.) Er. 1. Parlak, neşeli, genç. 2. Mert, gözüpek, genç.
NURÇİN: (a.f.i.) Ka. - Nur toplayan, ışık derleyen,
NURDAĞ: (a.t.i.) Er. - Nurdağı, Nurdan dağ.
NURDAN: (a.t.i.) Ka. - Nur'a ait, nurdan yapılmış.
NURDANAY: (a.t.i.) Ka. - (bkz. Nurdan).
NURDİL: (a.f.i.) Ka. - Nurlu, ışıklı gönül.
NURDOĞAN: (a.t.i.) Ka. - Nurlu insan.
NUREDDİN: (Ar.) Er. - Dinin nuru, ışığı.
NUREFŞAN: (a.f.i.) Ka. - Aydınlık veren, ortalığı ışık içinde bırakan. -Nur ve efşan kelimelerinden birleşik isim.
NUREL: (a.t.i.) Ka. - Nurlu el.
NURER: (a.t.i.) Er. - Nurlu insan.
NURERSİN: (a.t.i.) Er. - (bkz. Nurer).
NURFER: (a.f.i.) Ka. - Işık ve aydınlık.
NURFİDAN: (a.f.i.) Ka. - Taze ve pırıl pırıl genç, zarif hanım.
NURGÖK: (a.t.i.) Ka. - Nurlu, aydınlık gökyüzü.
NURGÜL: (Fars.) Ka. - Gülün en parlak olanı.
NURGÜN: (a.t.i.) Ka. 1. Nurlu gün, ışıklı gün. 2. Günün ve bütün hayatın nurlu parlak olması.
NURHAN: (a.t.i.) Ka. - Nur'un yöneticisi, hakimi.
NURHİLAL: (Ar.) Ka. - (bkz. Nuray).
NURİ: (Ar.) Er. - Nura ait, nurla ilgili.
NURİNİSA: (Ar.) Ka. - Nurlu kadın.
NURIŞIK: (a.t.i.) Ka. - Bol ışık, aydınlık.
NURİYYE: (Ar.) Ka. - Rufai tarikatı şubelerinden biri.
NURKAN: (a.t.i.) Er. - Temiz, berrak soydan gelen.
NURKUT: (a.t.i.) Er. - (bkz. Nurkan).
NURMAH: (Fars.) Ka. - Işıklı ay, ay gibi güzel ve nurlu.
NURMELEK: (Ar.) Ka. - (bkz. Melek).
NURNİGAR: (a.f.i.) Ka. - Işıklı, aydınlık, sevgili.
NUROL: (a.t.i.) Er. - Nurlu ol, ışıklı ol.
NURPERİ: (a.f.i.) Ka. - Işıklı, peri kadar güzel.
NURSABAH: (Ar.) Ka. - Aydınlık sabah.
NURSAÇ: (a.t.i.) Ka. - Işık saç, aydınlat.
NURSAL: (a.t.i.) Er. - Işık saç, aydınlat.
NURSEL: (a.t.i.) Ka. - Nur, ışık seli akışı.
NURSELİ: (a.t.i.) Ka. - (bkz. Nursel).
NURSEMA: (Ar.) Ka. - Işıklı, aydınlık gökyüzü.
NURSEN: (a.t.i.) Ka. - Nurlu, ışıklı, kişi, insan.
NURSENİN: (a.t.i.) Ka. - (bkz. Nursen).
NURSER: (a.f.i.) Ka. - Nurlu, aydınlık, münevver kafalı insan.
NURSEREN: (Ar.) Ka. - (bkz. Nurser).
NURSEV: (a.t.i.) Ka. - Işığı sev.
NURSEVİL: (a.t.i.) Ka. - (bkz. Nursev).
NURSİM: (Fars.) Ka. - Aydınlık ve gümüş gibi parlak.
NURSİMA: (Fars.) Ka. - Işıklı, aydınlık yüz.
NURSİNE: (Fars.) Ka. - Işıklı, aydınlık yürek.
NURSU: (a.t.i.) Ka. - Nurlu su.
NURSUN: (a.t.i.) Ka. - (bkz. Nurser).
NURŞAH: (Fars.) Er. - Parlak hükümdar.
NURŞEN: (Fars.) Ka. - Çok çok ışıklı, neşeli insan.
NURTAÇ: (a.t.i.) Er. - Nurdan taç.
NURTAN: (a.t.i.) Er. - Işıklı tan.
NURTANE: (a.t.i.) Ka. - Nurlu, biricik insan.
NURTEK: (a.t.i.) Ka. - (bkz. Nurtane).
NURTEKİN: (a.t.i.) Er. - Aydın ve güvenilir, emin.
NURTEN: (a.t.i.) Ka. - Beyaz, parlak, ten.
NURULLAH: (Ar.) Er. - Allah'ın nuru.
NURVER: (a.t.i.) Ka. - (bkz. Nursun).
NURVEREN: (a.t.i.) Ka. - (bkz. Nursun).
NURZAT: (Tür.) Er. - Nurlu, aydınlık kişi.
NURZEN: (a.f.i.) Ka. - Nurlu, ışıklı kadın.
NURZER: (Ar.) Ka. - Altın gibi parlak ışık, altın ışık.
NUSRET: (Ar.). 1. Yardım. 2. Allah'ın yardımı. 3. Zafer, muzafferiyet. Basan, üstünlük. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
NUSRETTİN: (Ar.) Er. 1. Dinin yardım ettiği. 2. Dinin başarılı temsilcisi.
NUŞAT: (Fars.) Er. - İçkiden sarhoş olmuş, mest olmuş.
NUŞİN:: (Fars.) Er. - Tatlı, hoş, güzel.
NUŞİREVAN: (f.h.i.) Er. - İran'da 531-579 yıllan arasında hükümdarlık etmiş ve doğruluğuyla şöhret bulmuş olan Sasani Şahı, "adil" lakabıyla anılır.
NUTKİ: (Ar.) Er. - Söz, lakırdı, konuşma. Nutuk, söylev, söyleyen.
NUYAN: (Fars.) Er. - Şehzade, prens.
NÜKHET: (Ar.) Ka. 1. Nükteler, herkesin anlayamayacağı ince, zarif, manalı sözler. 2. Koku.
NÜVE: (Ar.). - Çekirdek. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
NÜVEYT: (Ar.). - Çekirdekçik. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
NÜVİD: (Fars.) Ka. - Müjde, muştu. Hayırlı haber. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır. Türk dil kuralı açısından son harf olan "d/t" olarak kullanılır.
NÜVİDE: (Fars.) Ka. - (bkz. Nüvid).
NÜZHET: (Ar.). 1. Neşe, eğlence, eğlence yerlerini seyredip gezme. 2, Sevinç, ferahlık. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
--------------------------Sonu------------------------
O
OBA: (Tür.) Er. 1. Çadırlarda yaşayan göçebe ailelerin meydana getirdiği topluluk. 2. Genellikle bölmeli göçebe cadın. 3. Yabancı. 4. Zeka ya da yetenekleri olağanüstü işler başaracak kadar üstün olan kimse, dahi. 5. Ova.
OBUZ: (Tür.) Er. 1. Su kaynağı. 2. Akarsulardan oluşan küçük derecik. 3. İki derenin birleştiği dar yer. 4. Karların erimesiyle oluşan ufak dere.
ODHAN: (Tür.) Er. - Atak, hareketli ve canlı lider.
ODKAN: (Tür.) Er. 1. Canlı, coşkulu kimse. 2. Ateş kanlı. 3. Atak. Delidolu
ODMAN: (Tür.) Er. - Ateş gibi canlı, coşkulu, hareketli kimse.
OFLAS: (Tür.) Er. - (bkz. Oflaz).
OFLAZ: (Tür.). 1. İyi, güzel, eksiksiz, tam. 2. Gürbüz, yakışıklı, güzel giyinen. 3. Becerikli. 4. Eflatun rengi. 5. İşe yarar uygun. 6. Cesur kabadayı. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
OFLAZER: (Tür.) Er. - Oflaz er. Gürbüz, becerikli, eksiksiz, yiğit.
OGAN: (Tür.). - (bkz. Okan).
OGANER: (Tür.) Er. - Oğan er.
OGÜN: (Tür.). - Anımsanan belirli bir günde doğan. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
OĞANER: (Tür.) Er. - Oğan er.
OĞANSOY: (Tür.) Er. - Oğan soy.
OĞUÇ: (Tür.) Er. 1. Oymak. Hısım, akraba. 2. Bereket.
OĞUR: (Tür.) Er. 1. Uğur. 2. Samimi, içten dost. 3. Bir şey yapabilmek için ele geçen zaman ya da elverişli durum.
OĞURALP: (Tür.) Er. - Samimi, içten yiğit.
OĞURATA: (Tür.) Er. - Uğurlu ata.
OĞUŞ: (Tür.) Er. - Erkek çocuk.
OĞUZ: (Tür.) Er. 1. Mübarek, saf ve iyi yaratılışlı. 2. Genç, sağlam, güçlü. 3. Anlayışı kıt, bön. 4. Köylü. Tosun. 5. Türk efsanelerinde geçen büyük bir kahraman. Büyük bir Türk boyu.
OĞUZALP: (Tür.) Er. - Oğuz boyundan, yiğit, savaşçı.
OĞUZATA: (Tür.) Er. 1. Oğuz'a mensup, güçlü yiğit baba. 2. Oğuz kahramanı.
OĞUZBALA: (Tür.) Er. 1. Oğuz çocuğu. 2. Yiğit gürbüz çocuk.
OĞUZBAY: (Tür.) Er. - Oğuz bay.
OĞUZCAN: (Tür.) Er. - Oğuz can.
OĞUZER: (Tür.) Er. - Oğuz er.
OĞUZHAN: (Tür.) Er. 1. Yiğit han, hakan. 2. Oğuz boylarının efsanevi kahramanı.
OĞUZKAN: (Tür.) Er. - Damarlarında Oğuz kanı taşıyan.
OĞUZMAN: (Tür.) Er. - Güçlü, sağlam, iyi yürekli, dost kimse.
OĞUZTAN: (Tür.) Er. - Görkemli, aydınlık.
OĞUZTÜZÜN: (Tür.) Er. 1. Sağlam, yiğit. 2. Yumuşak huylu, sakin.
OKAN: (Tür.) Er. 1. Anlayışlı. Anlama, öğrenme. 2. Tanrı, oğuz.
OKANALP: (Tür.) Er. 1. Anlayışlı yiğit. 2. Tanrısal gücü olan yiğit.
OKANAY: (Tür.) Er. - Okan ay.
OKANDAN: (Tür.) Er. - Tanrı'dan gelen, Tanrı'nın verdiği.
OKANER: (Tür.) Er. - (bkz. Okanalp).
OKATAN: (Tür.) Er. - Ok atan.
OKATAY: (Tür.) Er. - Ok atay.
OKAY: (Tür.). 1. Baht, talih, şans. 2. Bahtlı, talihli. 3. Beğenme. 4. Satürn gezegeni. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
OKBAŞ: (Tür.) Er. - Ok baş.
OKBOĞA: (Tür.) Er. - Hızlı ve boğa gibi güçlü.
OKBUDUN: (Tür.) Er. - Birlik içinde olan. Dürüst soya mensup.
OKCAN: (Tür.) Er. - Canlı, hareketli canı tez.
OKÇUN: (Tür.) Er. - Uzak, öte, uzakta bulunan.
OKDAĞ: (Tür.) Er. - Ok dağ.
OKDEMİR: (Tür.) Er. 1. Demir gibi sağlam ve atak. 2. Demirden yapılmış ok.
OKER: (Tür.) Er. - Hızlı, canlı, hareketli kimse.
OKERGÜN: (Tür.) Er. - Ok ergin.
OKGÜÇ: (Tür.) Er. - Ok gibi güçlü ve hızlı.
OKHAN: (Tür.) Er. - Hızlı, atak ve güçlü lider, han.
OKKAN: (Tür.) Er. - Ok kan.
OKMAN: (Tür.) Er. 1. Ok gibi hızlı, güçlü kimse. 2. Okçu. Kemankeş.
OKSAL: (Tür.) Er. - Ok sal.
OKSALMIŞ: (Tür.) Er. - Ok atmakla meşhur.
OKSAR: (Tür.) Er. - Ok atışına hazırlan.
OKSAY: (Tür.) Er. - Ok ve Say'dan birleşik isim.
OKSEV: (Tür.) Er. - Ok ve Sev'den birleşik isim.
OKSEVEN: (Tür.) Er. - Ok seven.
OKSU: (Tür.) Er. - Hızlı ve düzenli akan su.
OKŞAK: (Tür.) Er. 1. Benzeyiş. 2. Benzeyen, andıran.
OKŞAN: (Tür.) Ka. - Daima övülen, beğenilen insan ol.
OKTAN: (Tür.) Er. - Ok tan.
OKTAR: (Tür.) Er. - Ok tar.
OKTAY: (Tür.) Er. - Öfkeli, sinirli, kızgın.
OKTUĞ: (Tür.) Er. - Ok tuğ.
OKTUNA: (Tür.) Er. - Ok tuna.
OKTÜRE: (Tür.) Er. - Ok türe.
OKTÜREMİŞ: (Tür.) Er. - Ok türemış.
OKUŞ: (Tür.) Er. 1. Zeka, akıl, anlayışlılık (Öküs'ten). 2. Çağrı, davet.
OKUŞLU: (Tür.) Er. - Zeki, akıllı, anlayışlı.
OKUTAN: (Tür.) Er. - Eğitici, öğretmen.
OKUTMAN: (Tür.) Er. - Okutan, öğreten, öğretmen.
OKUYAN: (Tür.) Er. 1. Okumayı seven. 2. Çağıran, davet eden.
OKYALAZ: (Tür.) Er. - Ateş gibi canlı ve çabuk.
OKYAN: (Tür.) Er. - Ok yan.
OKYANUS: (Yun.) - Ana karaları birbirinden ayıran büyük deniz. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
OKYAR: (Tür.) Er. - Ok yar.
OKYAY: (Tür.) Er. - Ok yay.
OLCA: (Tür.) - Savaşta düşmandan ele geçirilen mal, ganimet. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
OLCAY: (Tür.) Ka. - Baht, talih, ikbal.
OLCAYTU: (Tür.) Er. - Bahtlı, şanslı, talihli.
OLCAYTUĞ: (Tür.) Er. - (bkz. Olcaytu).
OLCUM: (Tür.) l. Eli işe yatkın, becerikli, usta. 2. Kendini olduğundan üstün gösteren. 3. Hekimlik taslayan kimse. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
OLDAÇ: (Tür.) Er. - Şişman, büyümeye, gelişmeye elverişli olan.
OLGAÇ: (Tür.) Er. - Olgun, yetişkin, iyi gelişmiş.
OLGUN: (Tür.) - Bilgi, görgü ve hoşgörüsü gelişmiş kimse. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
OLGUNAY: (Tür.) - Olgunay, dolunay. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır
OLGUNER: (Tür.) Er. - Olgun er. Yetişmiş, iyi gelişmiş kimse.
OLGUNSOY: (Tür.) Er. - Tanınmış soydan gelen.
OLGUNSU: (Tür.) Er. - Olgunsu
OLSAR: (Tür.) Er. - Adın duyulsun.
OMAÇ: (Tür.) - Hedef, gaye, amaç. -Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
OMAY: (Tür.) 1. Seçkin, seçilmiş. 2. Özet, öz. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ONAR: (Tür.) - Daha iyi bir duruma giren, mutlu olan. Hastalıktan, dertten kurtulan. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ONARAN: (Tür.) Er. 1. Düzelten, yararlı bir duruma getiren. İyileştiren, tedavi eden. 2. Başaran, bitiren.
ONAT: (Tür.) 1. İyi, güzel, düzgün. 2. İyi yaratılışlı. 3. Doğru, dürüst nitelikli. 4. Kolay. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ONATKAN: (Tür.) Er. - Onat kan. Temiz, dürüst soydan gelen.
ONATSÜ: (Tür.) Er. - Güzel, dürüst asker. Nitelikli asker.
ONAY: (Tür.). -Uygun bulma, onaylama. Uygun yerinde. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ONBULAK: (Tür.) Er. - On bulak.
ONGAR: (Tür.) Er. - Kurtuluş.
ONGAY: (Tür.) Er. - Kolay.
ONGU: (Tür.) Ka. 1. Gönül rahatlığı, mutluluk, sağlık. 2. Bayındırlık, gelişmişlik.
ONGUN: (Tür.) 1. Eksiksiz, tam. 2. Verimli, bol, Bayındır. 3. Kutlu, uğurlu, beğenilen. 4. Kurtulmuş, onmuş. 5. Gelişmiş, gürbüz. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ONGUNALP: (Tür.) Er. - Kutlu, uğurlu, beğenilen yiğit.
ONGUNER: (Tür.) Er. - Gelişmiş, gürbüz genç.
ONGUNSU: (Tür.) Er. - Bol ve gür akan su.
ONGÜNER: (Tür.) Er. - Ongün-er.
ONGÜNEŞ: (Tür.) Er. - Ongün-eş.
ONUK: (Tür.) Er. - Sevgili, aziz.
ONUKER: (Tür.) Er. - Onuk er. Sevilen, sevgili insan, saygı değer.
ONUKTEKİN: (Tür.) Er. - Sevilen, sayılan güvenilir, emin insan.
ONUL: (Tür.) - İyileş, iyi ol, sağlıklı ol. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ONULTAN: (Tür.) Er. - İyileştiren, düzelten, sağlığına kavuşturan.
ONUR: (Tür.) Er. 1. İnsanın kendisine karşı duyduğu saygı. 2. Başkalarının gösterdiği saygının dayandığı değer, şeref.
ONURAD: (Tür.) Er. - Onuruyla tanınmış ad.
ONURAL: (Tür.) Er. - Şan, şeref kazan.
ONURALP: (Tür.) Er. - Onuruyla tanınmış kimse. Yiğit ve onurlu.
ONURHAN: (Tür.) Er. - Onurlu han, hükümdar.
ONURKAN: (Tür.) Er. - Onurlu, soylu kandan gelen.
ONURSAL: (Tür.) Er. - Onurla ilgili. Saygı için verilen san.
ONURSAN: (Tür.) Er. - Onuruyla tanınmış, şerefli.
ONURSAY: (Tür.) Er. - Onur say.
ONURSEV: (Tür.) Er. - Onur sev.
ONURSOY: (Tür.) Er. - Onurlu soydan gelen.
ONURSU: (Tür.) Er. - Onur su.
ONURSÜ: (Tür.) Er. - Onurlu asker.
ORAK: (Tür.) Er. 1. Ekin biçme zamanı, hasat. 2. Ekin biçme aracı.
ORAL: (Tür.) Er. - Kuleyi, şehri ele geçir, zaptet.
ORALMIŞ: (Tür.) Er. Kale, şehir almış.
ORAN: (Tür.) Er. 1. Ölçü, nispet, derece. Ölçülü, hesaplı. 2. Tahmin. 3. Anlayışlı. 4. Abartma, abartı. 5. Özel işaret, nişan.
ORAY: (Tür.) 1. Ateş gibi kızıl renkte ay. 2. Şehirli, şehirde yaşayan. -Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ORBAY: (Tür.) Er. - Ordu komutanı. Ordu beyi.
ORBEK: (Tür.) Er. - Şehir beyi.
ORBEY: (Tür.) Er. - Bekçi muhafız.
ORCAN: (Tür.) Er. 1. Bey can. 2. Üstün, kıdemli kişi.
ORCANER: (Tür.) Er. - (bkz. Orcan).
ORÇUN: (Tür.) Er. - Ardıllar, halefler.
ORGUN: (Tür.) Er. - Gizli saklı.
ORGUNALP: (Tür.) Er. - Orgun alp.
ORGUNTAY: (Tür.) Er. - Orgun tay.
ORGÜL: (Tür.) Ka. - Ateş gibi kırmızı renkte gül.
ÖRGÜN: (Tür.) Er. - Sıcak gün.
ORGUNALP: (Tür.) Er. - Örgün alp.
ORHAN: (Tür.) Er. - Şehrin yöneticisi, hakimi. Orhan Gazi: Osmanlı imparatorluğunun ikinci padişahı.
ORHON: (Tür.) Er. - (bkz. Orhun).
ORHUN: (Tür.) Er. 1. Orta Asya'da bir ırmak. 2. Orta Asya Türklerinin kullandığı en eski yazı. 3. Yüksek, yüce Hun anlamında.
ORKAN: (Tür.) Er. - Or kan.
ORKİDE: (Fran.) Ka. - Çiçeklerinin güzelliği nedeniyle seralarda yetiştirilen değerli bir süs bitkisi.
ORKUN: (Tür.) Er. - (bkz. Or hun).
ORKUT: (Tür.) Er. - Kutlu, uğurlu şehir.
ORKUTAY: (Tür.) Er. - Or kut ay.
ORTAÇ: (Tür.) Er. 1. Tepe, ozanların bulunduğu. 2. Mirasçı. 3. Veliaht. 4. Sıfat fiiller.
ORTAN: (Tür.) Er. - Ateş renginde kızıl tan.
ORTANCA: (Tür.) 1. Pek çok türü bulunan süs bitkisi. 2. Yaş bakımından üç kardeşin büyüğü ile küçüğü arasındaki kardeş. İsim olarak kullanılmaz.
ÖRTÜN: (Tür.) Er. - Ortanca kardeş.
ORTUNÇ: (Tür.) Er. - Ateş renginde tunç.
ORUÇ: (Tür.) Er. - İslam'ın beş şartından birisidir. Tan yerinin ağarmasından güneş batana kadar Allah rızası için yiyip içmekten cinsi münasebetten sakınmak. İbadet. Savm. -Oruç Reis; Önceleri Cezayir'de olup daha sonra Osmanlı donanmasına katılan ünlü denizci.
ORUK: (Tür.) Er.l. Aile, oymak. Göçmen olarak gelip bir yere yerleşen. 2. Yol, çare, imkan.
ORUN: (Tür.) Er. 1. Özel, yer. Önemli bir görevlinin çalıştığı yer, makam. 2. Gizli, habersiz. 3. Huy, yaratılış.
ORUS: (Tür.) Er. - Eski uygur adlarındandır. "Talih, baht, saadet" anlamındadır.
ORUZ: (Tür.) Er. - Düşün, düşünce.
OSKAN: (Tür.) Er. - Akıllı.
OSKAY: (Tür.) - Neşeli, mutlu. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
Дата добавления: 2015-10-21; просмотров: 27 | Нарушение авторских прав
<== предыдущая лекция | | | следующая лекция ==> |